
Birlikte de çekime çıktık. Kalabalık Pazar yerlerinde çağlayanlarda, kırda koşturan çocuklar arasında… fotoğraf çektik. Ben gördüklerimin, gözümün bana çek dediklerinin fotoğrafını çekiyordum, o işittiklerinin.
Sadece müzelere birlikte gitmiyorduk. Gelmiyordu.
Onun çektikleri nasıldı, neye benziyordu hiç bilmiyorum. Bilen de yok. Ancak kendi söylediğine göre, fotoğraflarını sadece çocuklara gösterirmiş. Çocuklar fotoğraflara bakar, gördüklerini anlatırken o, çektiği yerdeki sesleri yeniden işitir, dinlermiş ve söylediğine göre bazı fotoğrafları her dinleyişinde sesler duyarmış. O sesler giderek karışır, karmaşıklaşır ve ince uzun mırıltılara, melodilere dönüşürmüş.
-“O fotoğraflar en sevdiklerimdir” demişti. Birlikte çok yolculuk yaptık, çok fotoğraf çektik birlikte. Ben onu hep kolladım, neyin fotoğrafını, nasıl çektiğini izledim, onun çektiklerini çektim, fakat o kadar ısrar ettiğim halde fotoğraflarından birini bile göstermedi. -“Sessizliğini bir fotoğrafını çekebilirsem eğer, sen ona bakarsın.” dedi günlerden bir gün, ödül verir gibi. Bir daha karşılaşmadık.. -Özcan Yurdalan-"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder