Kitapçımıza oldukça oldukça çok sayıda dostumuz geliyor. Pencere kenarına 'Ceviz Dibi' diyoruz ya, geliyorlar; çay, kahve ve muhabbet... İki genç çift geldi. Genç adam Alman, genç kadın ise İtalyan kökenli. İkisi de İranolog. İran dili üzerine uzmanlar. Ama, Stefan Almanya'da Peştunca ders veriyor... Özellikle Kafkas ve Doğu dilleri konularında uzmanlar. Birkaç gün geldi, gittiler. Epeyce kitap, sözlük aldılar... Osetçe (İron dili) bilen genç bir arkadaşımızla iki gün muhabbet etttiler. Lazca öğrenmek üzere temaslarını kurdular... 40 dil. Mekanik yöntem denen bir yöntemle 'hemen' öğrenebiliyorlar... Yazın gene gelecekler ve belki birlikte özgün bir atelye çalışması yapacağız...
17 Şubat 2011 Perşembe
8 Şubat 2011 Salı
YÜKSEL TAŞKIN İMZA ETKİNLİĞİMİZ ERTELENDİ !
Şöyle duyurmuştuk: "Doç.Dr. Yüksel Taşkın'la bu hafta sonu (Pazar günü) gene Kadıköy Kültür Kafe ile ortaklaşa düzenlediğimiz bir söyleşili imza günü yapıyoruz... 13 Şubat saat 14'te Gençlik üzerkine konuşup muhabbet edeceğiz... Hocamızın, İletişim Yayınları'ndan çıkan kitabı "AntiKomünizmden Küreselleşme Karşıtlığına Milliyetçi Muhafazakâr Entelijansiya" adlı kitabını da imzaya sunacağız."...
Yüksel hocanın etkinliklerinin üstüste gelmesi ve Kadıköy havalisinde yoğunlaşması nedeniyle ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldık... Herkesten özür dileriz...
Yüksel hocanın etkinliklerinin üstüste gelmesi ve Kadıköy havalisinde yoğunlaşması nedeniyle ileri bir tarihe ertelemek zorunda kaldık... Herkesten özür dileriz...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
KADIKÖY KÜLTÜR KAFE,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
31 Ocak 2011 Pazartesi
GAZETECİ YAZAR AHMET TULGAR GELİYOR
Bu pazar (6 Şubat günü) gene söyleşili bir imzamız var. Gazeteci yazar dostumuz Ahmet Tulgar geliyor... Sabah kalkıp da gazetedeki köşesine baktığınızda, "Tam da aklımdan, kalbimden geçeni ne de güzel kaleme almış" dediğiniz nadir yazarlardandır Ahmet Tulgar. Sohbetimiz, bu tür etkinlikleri birlikte düzenlediğimiz ve hemen Üç Deniz Kitapçı'nın 10 metre çapraz karşısındaki Kadıköy Kültür Kafe'de olacak. Herkesi bekliyoruz. Bir not: Dün Yalçın Karadaş ile Çerkesler üzerinden etnisite sohbeti yaptık. 4 saat boyunca sürdü etkinliğimiz. Son kitabına katkı koyan arkadaşlarımız ve sahici bir dinleyici kitlesiyle pek verimli ve (sonunda) müzikli bir etkinliğimiz oldu. Katılımcı herkese teşekkürler...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
28 Ocak 2011 Cuma
İMZA GÜNÜNDE ETNİSİTEYİ DE KONUŞUYORUZ...
30 Ocak pazar günü söyleşili bir imza günü düzenledik. Çerkes ve etnisite analizleri konularında uzman kişilerden biri olan Yalçın Karadaş, geliyor... Söyleşili imza günlerini salonlarından yararlanarak birlikte düzenlediğimiz Kadıköy Kültür Kafe'de yapıyoruz. Saat 14'de herkesi bekliyoruz. Sohbetimiz öncesinde Çerkes mutfağı ürünleri de olacak. Sonrasında müzikle devam edecek...
Etiketler:
İMZA GÜNÜ,
KADIKÖY KÜLTÜR KAFE,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
25 Ocak 2011 Salı
SEYYAH FOTOGRAFÇI ÖZCAN YURDALAN GELİYOR
"Bir yolcu gördüm... Bunca yolculukta, onun gibi biriyle karşılaşmamıştım. Gözleri görmüyordu. Gittiği her yeri inceden inceye gezdiğini, uzun zaman geçirdiğini, birkaç kez aynı durağa dönüp geldiğini, onu tanıyanlar söyledi, daha sonra kendisinden de dinledim. Hayatta en zor şeyin dinlemek olduğunu ve sesler üstünden bir yolculuğun nasıl kurgulanabileceğini ondan öğrendim. Yalnız tuhaf bir adedi vardı. Fotoğraf çekiyordu. Çektiği fotoğraflar görünenlerin değil, seslerin fotoğrafıydı sanki. Bunu o söylemedi ben buldum. Basit bur kutu makinası vardı ve fotoğraf çeken herkes gibi o da makinasını gözüne dayayarak duruyor, sağa sola dönerek eğilip doğrularak kadrajı ayarlıyor, deklanşöre basıyordu. Neden o an bastığını, hangi ândaki hangi seslerin fotoğrafını çektiğini, neyi kadrajladığını çok düşündüm.
Birlikte de çekime çıktık. Kalabalık Pazar yerlerinde çağlayanlarda, kırda koşturan çocuklar arasında… fotoğraf çektik. Ben gördüklerimin, gözümün bana çek dediklerinin fotoğrafını çekiyordum, o işittiklerinin.
Sadece müzelere birlikte gitmiyorduk. Gelmiyordu.
Onun çektikleri nasıldı, neye benziyordu hiç bilmiyorum. Bilen de yok. Ancak kendi söylediğine göre, fotoğraflarını sadece çocuklara gösterirmiş. Çocuklar fotoğraflara bakar, gördüklerini anlatırken o, çektiği yerdeki sesleri yeniden işitir, dinlermiş ve söylediğine göre bazı fotoğrafları her dinleyişinde sesler duyarmış. O sesler giderek karışır, karmaşıklaşır ve ince uzun mırıltılara, melodilere dönüşürmüş.
-“O fotoğraflar en sevdiklerimdir” demişti. Birlikte çok yolculuk yaptık, çok fotoğraf çektik birlikte. Ben onu hep kolladım, neyin fotoğrafını, nasıl çektiğini izledim, onun çektiklerini çektim, fakat o kadar ısrar ettiğim halde fotoğraflarından birini bile göstermedi. -“Sessizliğini bir fotoğrafını çekebilirsem eğer, sen ona bakarsın.” dedi günlerden bir gün, ödül verir gibi. Bir daha karşılaşmadık.. -Özcan Yurdalan-"
Birlikte de çekime çıktık. Kalabalık Pazar yerlerinde çağlayanlarda, kırda koşturan çocuklar arasında… fotoğraf çektik. Ben gördüklerimin, gözümün bana çek dediklerinin fotoğrafını çekiyordum, o işittiklerinin.
Sadece müzelere birlikte gitmiyorduk. Gelmiyordu.
Onun çektikleri nasıldı, neye benziyordu hiç bilmiyorum. Bilen de yok. Ancak kendi söylediğine göre, fotoğraflarını sadece çocuklara gösterirmiş. Çocuklar fotoğraflara bakar, gördüklerini anlatırken o, çektiği yerdeki sesleri yeniden işitir, dinlermiş ve söylediğine göre bazı fotoğrafları her dinleyişinde sesler duyarmış. O sesler giderek karışır, karmaşıklaşır ve ince uzun mırıltılara, melodilere dönüşürmüş.
-“O fotoğraflar en sevdiklerimdir” demişti. Birlikte çok yolculuk yaptık, çok fotoğraf çektik birlikte. Ben onu hep kolladım, neyin fotoğrafını, nasıl çektiğini izledim, onun çektiklerini çektim, fakat o kadar ısrar ettiğim halde fotoğraflarından birini bile göstermedi. -“Sessizliğini bir fotoğrafını çekebilirsem eğer, sen ona bakarsın.” dedi günlerden bir gün, ödül verir gibi. Bir daha karşılaşmadık.. -Özcan Yurdalan-"
21 Ocak 2011 Cuma
GAZETECİ, YAZAR UĞUR BİRYOL İMZAYA GELİYOR
Üç Deniz Kitapçı'ya bu hafta Karadeniz'deki doğa, çevre ve küresel sermayenin her türden saldırısına önce bir insan; gazeteci ve aktivist olarak mücadele veren Uğur Biryol geliyor... İkinci baskısını yapan Gurbet Pastası adlı kitabı İletişim'den çıktı ve hayli ilgi görüyor... Rusya'dan Polonya içlerine ve dünyanın her yöresine dağılan Hemşinli (pastacı) gutbetçilerin izini sürüyor Biryol. Bir sözlü tarih çalışmasından titiz bir araştırmacının iğne ile kuyu kazması gibi sağlam bir kitap yaptı yazarımız... Yaz başında ise NTV yayınlarından yöre parkurları ve kültürüne ilişkin sahici ve kalıcı bir kitap daha hazırlamış durumda. İmza günümüze herkesi bekliyoruz...
10 Ocak 2011 Pazartesi
HES MÜCADELESİ KİTAPLAŞTI. M.HAMSİCİ İMZADA
Karadeniz'de doğa katillerine karşı süren mücadele artık kitaplaşmış durumda. Gazeteci, araştırmaca dostumuz Mahmut Hamsici bu mücadeleyi her yönüyle izledi (hatta belgeseli yapıldı) ve kitaplaştırdı. Hamsici, kitap imzasını bir söyleşi eşliğinde yapacak... Hemen karşı çapraz komşumuz Kadıköy Kültür Kafe'nin salonlarında bir Laz günü etkinliği düzenleniyor. Biz 16 ocak pazar günü saat 14'te imzaya giriyoruz. Bir saat sürecek. Öncesinde Karadeniz yemekleri var. Sonrasında Laz Kültür Derneği panel yapıyor ve ertesinde ise müzikli/horonlu final var...
BU HAFTA İKİ İMZA ve SÖYLEŞİ BİRDEN GELİYOR
POLİSİYE YAZARI EMRAH SERBES İMZADAYDI
ARAŞTIRMACI AZİZ ÇELİK, İMZAYA GELDİ...
18 Ekim 2010 Pazartesi
CAFER SOLGUN 'DERSİM DERSİM'LE İMZADA...
15 Ekim 2010 Cuma
5 Ekim 2010 Salı
ABDULLAH AYSU, İMZA VE SOHBETE GELİYOR...
Abdullah Aysu, Brezilya'da bir toplantıda CHE'nin kızı ile birlikte
Çiftçi Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu, bu hafta; 9 Ekim cumartesi günü imzaya geliyor. Aslında imza sırasında herkese organik tohum kesecikleri dağıtsa iyi olur. Şimdi aklımıza geldi, söyleriz :-) Konuya ilişkin en sahici uzmanlardan biri olan Aysu, pek çok alanda örgütlenme yaptığı gibi söz konusu alanlarda ayrı ayrı kitaplar da yazdı. Uluslararası düzlemde izlediği toplantılar ve atelye çalışmalarını da kitaplaştırdı. Günümüzün en can alıcı sorunlarının yaşandığı tarımsal alanın, insani gelişmemizdeki önemini; sanayi tipi üretimin can güvenliğimiz için hayli tehlike yaratan gelişmelerini öğreneceğimiz sohbetler eşliğinde herkesi imzaya bekliyoruz...
Etiketler:
ABDULLAH AYSU,
İMZA GÜNLERİ,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
27 Eylül 2010 Pazartesi
UFUK URAS 10 KİTABIYLA İMZA GÜNÜMÜZDE..
Bütün kitaplarıyla bu cumartesi saat 15-17 arasında Üç Deniz Kitapçı'da olacak olan vekilimizin, Meclis konuşmaları yeni kitap oldu: Söz Meclisten Dışarı. Herkesi bekliyoruz...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
UFUK URAS,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
26 Eylül 2010 Pazar
UFUK URAS, 2. KEZ İMZA GÜNÜNE GELİYOR...
Değerli kitapseverler, hepinize merhabalar. Yeniden merhaba. Yazın rehaveti nedeniyle durgunlaşan günlük yaşamı biraz hareketlendirmek ve sezon açılışı yapmak istedik. Ekim ayında beş imzamız olacak... İlki 2 Ekim cumartesi günü saat 15'de ve iki saat için Ufuk Uras'la olacak... Bölgemizden bağımsız vekil seçilen Ufuk hocanın Meclis'te hem bağımsız olarak hem de (grup yapılarını tamamlamak sözüyle) katıldığı BDP vekili olarak yaptığı konuşmalardan oluşan yeni kitabı ve eskilerini bulabileceğiniz bir sohbet ortamı hazırladık. Herkesi bekliyoruz...
Kitap detayı; http://www.ufukuras.net/ adresinde...
Ekim ayının kalan cumartesilerinde ise ve aynı saatler diliminde; (sıralı olmadan) Ahmet Ümit, Abdullah Aysu, Ferdan Ergut ve muhtemelen Ahmet Tulgar yer alacak...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
UFUK URAS,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
21 Haziran 2010 Pazartesi
KİTAPLAR İÇİN YAZLIK YOL HARİTASI TASLAĞI...
Kıştan beridir hazıklık yapıyoruz. Ucuz ve yeni kitaplara yesyeni kitapları da ekliyoruz... Artık yelpaze genişledi... Bekliyoruz...
İnsan evladının gereksinmesi hiç bitmiyor… Bebekliğinden yaşlılığına değin özgün gereksinmeleri oluyor ve bunları da masum ve sürdürülebilir kolaylaştırma olanaklarıyla sağlamaya çalışıyor…
Ciddi sayıda ve çeşitte kitap basılıyor. Yayınevleri onca finansman, dağıtım vd. sorunlarına karşın; çok sayıda ve çeşitte kitap basılıyor… Ama ne yazık, kitaplar okunmuyor ve satın alınmıyor… İnsanlar kitap satın almak için zorunlu bir neden arıyor neredeyse artık. Örneğin kimileri için iyice popüler olması gerekiyor kitabın. Öyle ki almayınca (okumayınca değil, alınmayınca) çevresinde kusurlu biri olarak suçlanması olasılığı, kitap satın almalarında etmen oluyor. Kimileri için ise, zaten çok okuyordur ve ilgilendiği alanlarda yeni bir fikir, yeni bir kitap kolay kolay olmuyor. Basılanların da nasıl kitaplar olduğunu seziyor. Böylece almasına gerek olmuyor. Velhasıl geçen yıl 36 bin ayrı kitap, on milyonlarca adet basıldı ama satın alınması noktasında ciddi sorunlar var. Çoğu raflarda, dağıtım depolarında bekliyor.
Sorunların biri eğitim düzeninden ve düzeyinden geliyor. Aslında diğeri diyebileceğimiz yaygın gerekçeyi hemen yazalım ve unutalım: 'Kitap pahalı…' Böyle diyenlerin harcamadıkları alan yok; hatta bazısı paralarını tüketmek için kendileri bile tüketebiliyorlar…
Herhangi bir ‘Kitap Fuarı’nda pek çok nedenle bulunan bizler iyi biliriz. Ya da kitapçılara gelen veliler, çocuklar ve gençler üzerinden şöyle bir gerçekle karşılaşırız… Yaşasalar kendilerinin bile okumayacağı kitaplar isteniyor. Sanırsınız bunlar ilköğretim öğrencileri ya da üniversiteli değiller de, doğrudan Edebiyat Fakülteleri’nde öğrenciler ve/veya ‘master’ çalışması yapıyorlar. Ortalama bilinç sahibi insanlar için hiçbir biçimde merak, ilgi ve hayranlık konusu olamayacak yazarların kitaplarını arıyorlar…
Refik Halit Karay, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal, Ömer Seyfettin, Halide Edib Adıvar vb… Öğretmenleri de kendi öğretmenlerinden bu ve benzeri yazarların kitaplarını duymuş, almış ve büyük ihtimalle okumamışlar… Hatta sözünü ettiğimiz öğretmenlerin öğretmenleri de kendi öğretmenlerinden bu kitapları duyup, değil okumak bulamamışlar bile… Artık bu kitapların okunmuş, üflenmiş özetleri bile var internet ortamında… Eğitim sisteminin ezberci, uyduruk meraklısı öğrencilerini yaratan, mıymıntılaştırıcı metin düşkünlüğü peşinde koşturan berbatlığı nedeniyle öğrenciler de okumamayı seçiyor… Okumamak, öğrenmemek, merak etmemek daha kolayı çünkü… Öğretmenler de ödev veriyor ve kurtuluyor. Tedrisat yürüyor (gibi) işte… Sanırsınız bu kitapları okuyanlar Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı konulu ödev hazırlıyorlar da seçilmiş söz konusu yazarlar, onların kısmetine düşmüş.
Kimse, ama inanın kimse Aziz Nesin sormuyor örneğin. Yaşar Kemal’in adı bile geçmiyor; Mehmed Uzun, Aslı Erdoğan, Tahsin Yücel ve Murathan Mungan da merak edilen yazarlar arasında değil… Adalet Ağaoğlu ve örneğin; Nilgün Marmara’nın adları bile duyulmamış… Eee, böyle olunca hayatları boyunca birkaç kitap üzerinden edebiyatla tanışan gençler/çocuklar da hayatlarının geri kalan kısmında kitap okumayı önemsemiyor. Kitap almak ve okumak akıllarına bile gelmiyor. Hele hele kimileri için bir kitabı görüp de satın alarak kütüphanesine koymak için illa ve illa önce okuması zorunluluğu geliyor. Hemen okuyamayacaksa, yakın tarihte kitapçının tozlu raflardan bir an önce sonsuzluğa kaybolacak olan kitabı özenle alıp evine götürmeyi düşünmüyor bile çoğunluk.
Buraya bazı önemlice ama değerli sayılmayan sıkıntıları da yazalım… Yayıncıların dağıtımcının despotça zulmü altında inliyormuş olması önemli değil; yazar ve çevirmen, kitapları satılır mı, satılmaz mı sorularıyla baş başa öylece kalakalırlar. Kimse dönüp bakmaz bile. Sahici ve kalıcı fikirlerin kitaplaşmış hallerinin satış ve pazarlama numaralarına yenik düşmesi ise küresel ekonominin çözüm arayacağı alanlar değil… Ama bir konuyu dert etmek önemli ve gerekli: Okumayan, düşünmeyen, merak etmeyen, araştırmayan, tartışmayan gençlerle ancak ve ancak palavracı fanatikler yaratırız. Bugün olduğu gibi.
Siz, siz olun ve hemen kalkıverin. Dost bildiğiniz, yakın bulduğunuz veya sevdiğiniz bir kitapçıya gidin, yaz boyunca okumayı tasarladığınız 5-10 kitap alın… Hatta kitapçının işbilir önerilerini de dikkate alarak ayrıca bir 5-10 kitap daha alın… Her gün ekmek alıyorsunuz, sigara alanlarınız çoğunlukta, cep telefonlarının mevsimlik olarak yenilendiği bir ortamda, ben size yılda sadece 52 kitap öneriyorum. Yarısı yeni çıkan, yarısı kaçırdığınız kitaplar olsun. Kaçırdıklarınızı daha ucuza bulabilirsiniz. Koşun, kitaplar satın alın.
Keyifle sayfalarını açın, selüloz ve mürekkep kokusunu genzinize çekin… Çay, kahve, su, rakı, tercihinize göre masanın kenarına bir bardak yerleştirin. Dur hele, müzik de yapalım diyorsanız, keyfe keder…
Okumaya başlayın, keyiflenin, bilgilenin...
http://www.turnusol.biz/public/makale.aspx?id=7067&pid=19&makale=Okumanın keyfi…
Ciddi sayıda ve çeşitte kitap basılıyor. Yayınevleri onca finansman, dağıtım vd. sorunlarına karşın; çok sayıda ve çeşitte kitap basılıyor… Ama ne yazık, kitaplar okunmuyor ve satın alınmıyor… İnsanlar kitap satın almak için zorunlu bir neden arıyor neredeyse artık. Örneğin kimileri için iyice popüler olması gerekiyor kitabın. Öyle ki almayınca (okumayınca değil, alınmayınca) çevresinde kusurlu biri olarak suçlanması olasılığı, kitap satın almalarında etmen oluyor. Kimileri için ise, zaten çok okuyordur ve ilgilendiği alanlarda yeni bir fikir, yeni bir kitap kolay kolay olmuyor. Basılanların da nasıl kitaplar olduğunu seziyor. Böylece almasına gerek olmuyor. Velhasıl geçen yıl 36 bin ayrı kitap, on milyonlarca adet basıldı ama satın alınması noktasında ciddi sorunlar var. Çoğu raflarda, dağıtım depolarında bekliyor.
Sorunların biri eğitim düzeninden ve düzeyinden geliyor. Aslında diğeri diyebileceğimiz yaygın gerekçeyi hemen yazalım ve unutalım: 'Kitap pahalı…' Böyle diyenlerin harcamadıkları alan yok; hatta bazısı paralarını tüketmek için kendileri bile tüketebiliyorlar…
Herhangi bir ‘Kitap Fuarı’nda pek çok nedenle bulunan bizler iyi biliriz. Ya da kitapçılara gelen veliler, çocuklar ve gençler üzerinden şöyle bir gerçekle karşılaşırız… Yaşasalar kendilerinin bile okumayacağı kitaplar isteniyor. Sanırsınız bunlar ilköğretim öğrencileri ya da üniversiteli değiller de, doğrudan Edebiyat Fakülteleri’nde öğrenciler ve/veya ‘master’ çalışması yapıyorlar. Ortalama bilinç sahibi insanlar için hiçbir biçimde merak, ilgi ve hayranlık konusu olamayacak yazarların kitaplarını arıyorlar…
Refik Halit Karay, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal, Ömer Seyfettin, Halide Edib Adıvar vb… Öğretmenleri de kendi öğretmenlerinden bu ve benzeri yazarların kitaplarını duymuş, almış ve büyük ihtimalle okumamışlar… Hatta sözünü ettiğimiz öğretmenlerin öğretmenleri de kendi öğretmenlerinden bu kitapları duyup, değil okumak bulamamışlar bile… Artık bu kitapların okunmuş, üflenmiş özetleri bile var internet ortamında… Eğitim sisteminin ezberci, uyduruk meraklısı öğrencilerini yaratan, mıymıntılaştırıcı metin düşkünlüğü peşinde koşturan berbatlığı nedeniyle öğrenciler de okumamayı seçiyor… Okumamak, öğrenmemek, merak etmemek daha kolayı çünkü… Öğretmenler de ödev veriyor ve kurtuluyor. Tedrisat yürüyor (gibi) işte… Sanırsınız bu kitapları okuyanlar Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı konulu ödev hazırlıyorlar da seçilmiş söz konusu yazarlar, onların kısmetine düşmüş.
Kimse, ama inanın kimse Aziz Nesin sormuyor örneğin. Yaşar Kemal’in adı bile geçmiyor; Mehmed Uzun, Aslı Erdoğan, Tahsin Yücel ve Murathan Mungan da merak edilen yazarlar arasında değil… Adalet Ağaoğlu ve örneğin; Nilgün Marmara’nın adları bile duyulmamış… Eee, böyle olunca hayatları boyunca birkaç kitap üzerinden edebiyatla tanışan gençler/çocuklar da hayatlarının geri kalan kısmında kitap okumayı önemsemiyor. Kitap almak ve okumak akıllarına bile gelmiyor. Hele hele kimileri için bir kitabı görüp de satın alarak kütüphanesine koymak için illa ve illa önce okuması zorunluluğu geliyor. Hemen okuyamayacaksa, yakın tarihte kitapçının tozlu raflardan bir an önce sonsuzluğa kaybolacak olan kitabı özenle alıp evine götürmeyi düşünmüyor bile çoğunluk.
Buraya bazı önemlice ama değerli sayılmayan sıkıntıları da yazalım… Yayıncıların dağıtımcının despotça zulmü altında inliyormuş olması önemli değil; yazar ve çevirmen, kitapları satılır mı, satılmaz mı sorularıyla baş başa öylece kalakalırlar. Kimse dönüp bakmaz bile. Sahici ve kalıcı fikirlerin kitaplaşmış hallerinin satış ve pazarlama numaralarına yenik düşmesi ise küresel ekonominin çözüm arayacağı alanlar değil… Ama bir konuyu dert etmek önemli ve gerekli: Okumayan, düşünmeyen, merak etmeyen, araştırmayan, tartışmayan gençlerle ancak ve ancak palavracı fanatikler yaratırız. Bugün olduğu gibi.
Siz, siz olun ve hemen kalkıverin. Dost bildiğiniz, yakın bulduğunuz veya sevdiğiniz bir kitapçıya gidin, yaz boyunca okumayı tasarladığınız 5-10 kitap alın… Hatta kitapçının işbilir önerilerini de dikkate alarak ayrıca bir 5-10 kitap daha alın… Her gün ekmek alıyorsunuz, sigara alanlarınız çoğunlukta, cep telefonlarının mevsimlik olarak yenilendiği bir ortamda, ben size yılda sadece 52 kitap öneriyorum. Yarısı yeni çıkan, yarısı kaçırdığınız kitaplar olsun. Kaçırdıklarınızı daha ucuza bulabilirsiniz. Koşun, kitaplar satın alın.
Keyifle sayfalarını açın, selüloz ve mürekkep kokusunu genzinize çekin… Çay, kahve, su, rakı, tercihinize göre masanın kenarına bir bardak yerleştirin. Dur hele, müzik de yapalım diyorsanız, keyfe keder…
Okumaya başlayın, keyiflenin, bilgilenin...
http://www.turnusol.biz/public/makale.aspx?id=7067&pid=19&makale=Okumanın keyfi…
20 Nisan 2010 Salı
BİR YILDA DÖRT BİN KİTAP OKURLA BULUŞTU...
Bu hafta sonu itibariyle bir yılımızı doldurmuş oluyoruz... 'Ucuz ve Yeni Kitap' ilkesiyle açtığımız kitapçıda, dört bin kitap okura ulaştı... İmza günleri düzenledik... Yeni dostlarla buluşalım isteyince bu yolu bulduk. Yoksa dükkanımız küçük ve her yazara cazip gelemeyebiliyor! Zaten gelenler bizimle dayanışmaya geliyor ve çevrelerini taşıyor. Hepsine ve katılımcılara çok teşekkürler ediyoruz. Bu arada web satışımız olacak... Hazırlıklarımız sürüyor. www.ucuzyenikitap.com adresli bir sitemiz olmak üzere... Henüz açık değil... Çaresi yok, kargo taşıyacağız. Getir, götür. Kültür hizmeti. Çorba parası :-)
Şimdilik durumumuz budur...
1 Mayıs öğlen sonrasından itibaren Geleneksel 1. Yıl Kutlamaları yapacağız :-) Herkes kendi içeceğini getirecek ama önlemli olmayanlara nar şarabı ikram edebiliriz... Görüşmek üzere...
17 Nisan 2010 Cumartesi
'YOLDAŞ KURBAĞALAR' BULUŞMASI SÜRÜYOR
Üç Deniz Kitapçı'nın bugünkü (17 Nisan, cumartesi günkü) imzası sürüyor. Sevgili dostumuz Nevzat Çelik geldi ve şu an itibariyle kitaplarını imzalıyor. Saat 18'e değin de burada... Küçük sohbetler eşliğinde; anımsa(n)malar, randevular ve en yeni etkinlik olarak (Grup Gündoğarken ile birlikte yapılacak olan Suda Seken Hayat etkinliği) 12 Mayıs'daki (Nazım Kültür Merkezi'ndeki) saat 20'de yapılacak etkinlik üzerine konuşuluyor... Şiir sevenler, edebiyat konuşmak isteyenler; hayatın değdiği her konuda sohbetler ve imza sürüyor. Bekliyoruz...
13 Nisan 2010 Salı
NEVZAT ÇELİK, 'YOLDAŞ KURBAĞALAR' BULUŞMASI
Biliyorsunuz, Nevzat Çelik özel bir okur (ve hayran) kitlesine sahip bir şair... Bu hafta sonu, yani 17 Nisan cumartesi günü Üç Deniz Kitapçı'da saat 16-18 arasında okurlarıyla buluşacak... Şiir, politika, edebiyat üzerine küçük söyleşiler eşliğinde kitaplarını imzalayacak. Herkesi bekliyoruz...
Etiketler:
İMZA GÜNÜ,
NEVZAT ÇELİK,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
6 Nisan 2010 Salı
MİNİK ZUĞA DENİZ, ÜÇ DENİZ KİTAPÇIYA UĞRADI
Çocuk kitaplarımızın hepsinden birer adet edinen en küçük okur/bakarımız Zuğa Deniz, kitapçı dükkanımızı ziyaret etti. Kitapları karıştırdı, onlarca soru sordu. Güzel gülümseyişi ile içimizi ısıttı... Çocuk kitaplarını çeşitlendirmemizin iyi olacağını söyledi... Tam bir şirinlik muskası olarak dükkanımızı şenlendirdi... Sevgiyle büyü akıllı çocuk...
Etiketler:
ÇOCUK KİTAPLARI,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ,
ZUĞA DENİZ
31 Mart 2010 Çarşamba
ÇİFTÇİ SEN GENEL BAŞKANI ABDULLAH AYSU...
Çiftçi Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu imza gününe geliyor... 1 Mayıs cumartesi gunu, saat 16-18 arasında imza gününe gelecek olan Aysu'nun bütün kitaplarından yeterince getirttik ve sizleri bekliyoruz. GDO'dan nasıl zehirleniyoruz; tohum, üretim, satış ve pazarlama aşamalarındaki bütün melanet ile organik gıdanın yararlarına ve gene çaydan fındığa, incirden üzüme değin tarım sektörlerindeki örgütlenme alanları üzerine muhabbet edebilme olanağı da bulacağımız imza gününe dostlarımızı bekliyoruz...
Etiketler:
ABDULLAH AYSU,
İMZA GÜNLERİ
27 Mart 2010 Cumartesi
BİR İLK: İKİ KITADA İMZA GÜNÜ DÜZENLEDİK :-)
Merhabalar. 27 mart cumartesi günü için hem Feriköy'de hem de Kadıköy'de imza günü düzenleyerek, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdik :-) Hüseyin Irmak ile Adnan Genç; Pangaltı Kürekli Fırın Kafe'de ve Khalkedon Üç Deniz Kitapçı'da kitapseverlerle buluşarak, sohbetli bir ortamda kitaplarını imzaladı...
Etiketler:
ADNAN GENÇ,
HÜSEYİN IRMAK,
İMZA GÜNLERİ
22 Mart 2010 Pazartesi
ÇALIŞKAN KADINLAR ÜLKESİ; HEMŞİN (2.Baskı)
Hemşin'in Zuğa köyünden Kantar'ın Keregen Nazmi'nin evinin nalyasının (serenderinin) üst katından...
Çalışkan Kadınlar Ülkesi; Hemşin kitabının ilk baskısını Bileşim Yayınları'ndan yapmıştık. Bu kez ikinci baskısını (araya fazladan giren 2 yıldan sonra) bölge kültürüne ilişkin yayınlarıyla tanınana Chiviyazıları Yayınları'ndan yaptık... Faruk Akbaş'ın fotoğraflarına Derşan Sezer'in fotoğraflarını da ekledik. Sözlükçe kısmı da Uğur Biryol dostumuz sayesinde genişledi. Eskisinde Fevzi Kantar'ın katkıları vardı, gene sürüyor. Hemşin'in günlük hayatının izleğini sürerken bir gazeteci refleksi izledim diyen Adnan Genç'in kitabıyla eşzamanlı olarak Hüseyin Irmak'ın 'Yaşadığım Kurtuluş' kitabına da imza yapıyoruz. Herkesi bekleriz...
Etiketler:
ADNAN GENÇ,
HEMŞİN,
İMZA GÜNLERİ
HÜSEYİN IRMAK İÇİN İKİ İMZA BİRDEN YAPIYORUZ
Merhabalar. Bu kez hem Feriköy'de hem de Üç Deniz Kitapçı'da imza günü düzenliyoruz. Kağıthane Belediyesi Basın Danışmanı ve gazeteci/(araştırmacı) yazar dostumuz Hüseyin Irmak imzaya geliyor. Daha doğrusu o gün mobil durumdayız. Önce saat 12-14 arasında Kürekli Fırın (Kafe) için İstanbul'da olacağız... İki saat boyunca 'Yaşadığım Kurtuluş' adlı kitabını imzalayacak ve bölge insanıyla muhabbet edecek olan dostum Hüseyin Irmak'la birlikte Kadıköy'e geçip, birlikte imza günü yapacağız...
Etiketler:
HÜSEYİN IRMAK,
İMZA GÜNLERİ
MIGIRDİÇ MARGASYON GELDİ, OKURLA BULUŞTU
Değerli Üç Deniz Kitapçı takipçileri. Herkese merhabalar. Denk geldi ama iyi oldu. Tayyip Erdoğan'ın gene toptancılık yaptığı bir üslubuna kurban ettiği Ermeniler meselesi bir biçimde gündemdeyken; edebiyatımızın özgün isimlerinden Mıgırdiç Margosyan'ı ağırladık... Sohbet ettik, hatıralar ve yayıncılık konu odağına oturdu. Komşumuz konuk oldu. Pencere Yayınları'ndan Muzaffer Erdoğdu da uğradı... Her ikisine de merhaba. Barev...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
MIGIRDİÇ MARGOSYAN,
MUZAFFER ERDOĞRU,
PENCERE YAYINLARI
15 Mart 2010 Pazartesi
"GÂVUR MAHALLESİ"NDEN GELEN ESİNTİLER...
Merhabalar. Mıgırdiç Margosyan'la yapacağımız imza günü için hazırlıklarımız sürüyor... 20 Mart cumartesi günü saat 15'ten itibaren iki saatlik bir zaman dilimi için bir arada olacağız... 'Dikrisi Aperen, Dicle Kıyılarında', 'Biletimiz İstanbul'a Kesildi', 'Tesbih Taneleri', 'Söyle Margos Nerelisin?" ve 'Zurna' için buluşuyoruz... Herkesi de bekliyoruz... Nar taneleri gibi çoğalsın sohbetimiz, merhaba. Barev dostlar...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
MIGIRDİÇ MARGOSYAN,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ
MIGIRDİÇ MARGOSYAN İMZAYA GELİYOR...
Ünlü yazar ağparikimiz (ağabeyimiz) Mıgırdiç Margosyan Üç Deniz Kitapçı'ya imzaya geliyor. Rahatsızlıkları sırasında ricalarımızı kıramayarak aramıza katılacağı için şimdiden teşekkürlerimizi, saygılarımızı iletiyoruz... 20 Mart cumartesi günü, saat 15'ten itibaren ve muhtemelen iki saat boyunca birlikteyiz... Herkesi bekliyoruz...
Mıgırdiç Margosyan; 23 aralık 1938'de Diyarbakır'da, Hançapek Mahallesi'nde (Gâvur Mahallesi'nde) doğdu. Eğitimini Süleyman Nazif İlkokulu, Ziya Gökalp Ortaokulu ve daha sonra İstanbul'da Bezciyan Ortaokulu ve Getronagan Lisesi'nde okudu. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nü biteren yazarımız Margosyan eğitmenlik ve yöneticilik de yaptı... Yazarlık serüveninde yerli yabancı ödülleri olan Margosyan gazetelerde köşe yazıları yazdı/yazıyor...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
MIGIRDİÇ MARGOSYAN,
ÜÇ DENİZ KİTAPÇI
ZAFER AYDIN İMZASI HAYLİ BAŞARILI GEÇTİ...
Benim bir imza günümde sevgili Zafer Aydın konuk olmuştu...
Herkese merhabalar. Geçen hafta yaptığımız Zafer Aydın imzası hayli verimli geçti... Pek çok dostumuzla iki saati aşkın bir zaman aralığında buluştuk; sendikacılık, mücadele ve işçi sınıfı üzerinden sohbet ettik... Yayıncılık ve kitap okuma alışkanlığı üzerinden de yaptığımız sohbet acı bir gerçeği bir kez daha ortaya çıkarmış oldu: Kitap okumayı bıraktık ve doğal olarak da kitap satın almak önceliklerimiz arasından çıktı... İmza günümüzde bizleri ve sevgili yazar dostumuz Zafer Aydın'ı yalnız bırakmayan herkese en içten duygularımızla teşekkür ediyoruz...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
ÜÇ DENİZ KİTAPEVİ,
ZAFER AYDIN
10 Mart 2010 Çarşamba
İŞÇİ SINIFI MÜCADELESİ SÜRÜYOR, KİTAPLAŞIYOR
Değerli okurlar bu haftaki imza günümüz sevgili dostumuz, araştırmacı/yazar Zafer Aydın'ın Kavel işçilerinin mücadele tarihini anlattığı kitapla olacak: "Kanunsuz" Bir Grevin Öyküsü: KAVEL 1963...
Gene cumartesi günü ve saat 15.'de Üç Deniz Kitapçı'da buluşup, hem kitap imzalayacak olan Zafer Aydın dostumuz, aynı zamanda okur dostlarımızla birlikte Kavel'den Tekel işçilerinin sınıf mücadelesine ilişkin sohbetimiz olacak...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
ZAFER AYDIN
19 Şubat 2010 Cuma
KIVANÇ'IN, 'BASKIYI DURDURUN' NE ANLATIYOR?
Bu kitabın kahramanları, teslim olmayanlar ve tedaviyi reddedenler... Uğur Kaymaz, Kemal Türkler, Aleksis Grigoropulos ve Güler Zere… Vietnam Sendromlu bir Türk, Norveçli bir Metal işçisi ve disiplin kurulunda bir öğrenci… Grevci kadın işçiler, eğitimli genç işsizler, yoksulluğu paylaşanlar ve linç edilenler… Yani “BaskıyıDurdurun! Anlatacaklarımız Var!” diyenler…
Kitapta yer alan yazıların bir kısmı; daha önce yazarın ödül almasını, para kazanmasını veya iş bulmasını sağlarken bazıları işinden kovulmasına ve ceza almasına neden oldu.
Baskıyı Durdurun, özellikle işçileri ve gençleri ilgilendiren olayları politik bir kara mizah ile anlatıyor. Kitapta, Avrupa’da ve Türkiye’de yaşanan siyasi ve kültürel gelişmeler üzerinden sistem ve zihniyet eleştirisi amaçlanıyor. Bazen kurgusal ve otobiyografik öğeler taşıyan yazılar sıklıkla edebiyat ve siyaset tarihine göndermeler yapıyor.
Kıvanç Eliaçık’ın ikinci kitabı Baskıyı Durdurun, Avrupa, Türkiye, Sendikalar ve Gençler alt başlığı ile Alan Yayıncılık tarafından yayımlandı.
Genç bir aktivistin kara mizah ile kaleme aldığı politik denemeleriyle karşı karşıyayız. Baskıyı Durdurun’da özellikle gençleri ve işçileri ilgilendiren konulara ve yer verilmiş. Yazarın ilk kitabı Müzikal İsyan: Barışarock, 2006 yılında yayımlanmıştı.
Baskıyı Durdurun’da yer alan makaleler, Avrupa’da ve Türkiye’de yaşanan siyasi ve kültürel gelişmeler üzerinden sistem ve zihniyet eleştirisi yapmaya çalışıyor. Bazen kurgusal ve otobiyografik öğeler taşıyan yazılar sıklıkla edebiyat ve siyaset tarihine göndermeler yapıyor. Bazen bir şiiri Uluslararası Çalışma Örgütü’nün istatistikleri takip edebiliyor.
Kitabı okurken, yakın zamanda içinde bulunduğunuz veya uzaktan seyrettiğiniz olayları anımsayacaksınız. Yazar amacına ulaşırsa bir dahaki sefere o kadar sessiz kalmayacaksınız.
Kitabın sayfaları arasında Ege Üniversitesi’nin tuvaletinde asılı bulunan Ali Serkan Eroğlu’na, ölümü Atina sokaklarını alevler içinde bırakan Aleksis Grigoropulos’a ve kanser hastası siyasi tutuklu Güler Zere’ye rastlayacaksınız. Parasız eğitim isteyen ve uzaklaştırma cezası alan üniversite öğrencileri, anadilini kullanmak isteyenler, Avrupa üniversitelerini işgal edenler, Brüksel’deki stajyerler ve Kıbrıs’ta barış isteyenler çıkacak karşınıza. Avrupa Birliği İlerleme Raporları, küresel işsizlik ve yoksulluk istatistikleri, şiirler, sloganlar, ekoloji ve İnternet derken 1 Mayıs’ta grevciler selamlayacak sizi… Hepsi, “baskıyı durdurun, anlatacaklarımız var!” diyecekler…
Kitapta yer alan yazıların bir kısmı; daha önce yazarın ödül almasını, para kazanmasını veya iş bulmasını sağlarken bazıları işinden kovulmasına ve ceza almasına neden oldu.
Baskıyı Durdurun, özellikle işçileri ve gençleri ilgilendiren olayları politik bir kara mizah ile anlatıyor. Kitapta, Avrupa’da ve Türkiye’de yaşanan siyasi ve kültürel gelişmeler üzerinden sistem ve zihniyet eleştirisi amaçlanıyor. Bazen kurgusal ve otobiyografik öğeler taşıyan yazılar sıklıkla edebiyat ve siyaset tarihine göndermeler yapıyor.
Kıvanç Eliaçık’ın ikinci kitabı Baskıyı Durdurun, Avrupa, Türkiye, Sendikalar ve Gençler alt başlığı ile Alan Yayıncılık tarafından yayımlandı.
Genç bir aktivistin kara mizah ile kaleme aldığı politik denemeleriyle karşı karşıyayız. Baskıyı Durdurun’da özellikle gençleri ve işçileri ilgilendiren konulara ve yer verilmiş. Yazarın ilk kitabı Müzikal İsyan: Barışarock, 2006 yılında yayımlanmıştı.
Baskıyı Durdurun’da yer alan makaleler, Avrupa’da ve Türkiye’de yaşanan siyasi ve kültürel gelişmeler üzerinden sistem ve zihniyet eleştirisi yapmaya çalışıyor. Bazen kurgusal ve otobiyografik öğeler taşıyan yazılar sıklıkla edebiyat ve siyaset tarihine göndermeler yapıyor. Bazen bir şiiri Uluslararası Çalışma Örgütü’nün istatistikleri takip edebiliyor.
Kitabı okurken, yakın zamanda içinde bulunduğunuz veya uzaktan seyrettiğiniz olayları anımsayacaksınız. Yazar amacına ulaşırsa bir dahaki sefere o kadar sessiz kalmayacaksınız.
Kitabın sayfaları arasında Ege Üniversitesi’nin tuvaletinde asılı bulunan Ali Serkan Eroğlu’na, ölümü Atina sokaklarını alevler içinde bırakan Aleksis Grigoropulos’a ve kanser hastası siyasi tutuklu Güler Zere’ye rastlayacaksınız. Parasız eğitim isteyen ve uzaklaştırma cezası alan üniversite öğrencileri, anadilini kullanmak isteyenler, Avrupa üniversitelerini işgal edenler, Brüksel’deki stajyerler ve Kıbrıs’ta barış isteyenler çıkacak karşınıza. Avrupa Birliği İlerleme Raporları, küresel işsizlik ve yoksulluk istatistikleri, şiirler, sloganlar, ekoloji ve İnternet derken 1 Mayıs’ta grevciler selamlayacak sizi… Hepsi, “baskıyı durdurun, anlatacaklarımız var!” diyecekler…
MART AYI İMZALARI... ETKİNLİKLER BAŞLIYOR
Merhabalar. Bir süredir aheste beste giden işlerimiz ve ilişkilerimizi hız verelim, dedik. Mart ayının ilk haftasında; 6 Mart cumartesi saat 15-18 arasında ayın ilk imza gününü yapıyoruz. Genç-Sen kurucularından ve koordinatörü, aktivist, sendika uzmanı Kıvanç Eliaçık yeni kitabını yaptı. Alan Yayınları'ndan çıkan kitap; Baskıyı Durdurun adını taşıyor. Yazarın daha önce de BarışaRock isimli bir kitabı daha bulunuyor. Herkesi bekliyoruz.
Ayın diğer imzaları ise, gene bir sendika uzmanından geliyor; Kavel işçilerinin mücadele tarihini yazan Zafer Aydın olacak. Mıgirdiç Margosyan ve ikinci baskı Hemşin kitabıyla Adnan Genç sıradaki diğer yazarlarımız... Gerçek tarihleri belirlendiğinde hepsini duyuracağız...
Etiketler:
İMZA GÜNLERİ,
KIVANÇ ELİAÇIK
23 Kasım 2009 Pazartesi
3 DENİZ KİTAPÇI’DAN UCUZUN UCUZU KİTAPLAR
Okurların istediği özgün kitapları bulabildikleri gibi; hiç bulunamayan kitapların izini rahatlıkla sizler adına takip edebilen bir kitapçı olarak ünlenen 3 Deniz Kitapçı bugünlerde yeni bir kampanya düzenliyor… “Raflarda bekle(t)mektense okunmasını tercih ederiz” dediğimiz bir kampanyayı okurlara duyuruyoruz… ‘Dikine Kitap Rafı’ tabiriyle tanımladığımız iki duvar boyunca dizilen yüzlerce kitabı 5’erlik paketlerle sadece 5 liraya veriyoruz. Bir koşulumuz var ama: ‘Lütfen bir kültür hizmeti yaptığımız kadar küçük de olsa bir dükkan işlettiğimizi unatmayın. Yeni kitapları, bulunamayanları bulmamıza olanak sağlayan bu yeri sürdürebilmek için sizlerden ‘Güncel Kitap Masası’ üzerinden iki kitabı satın almanızı da bekliyoruz” diyoruz… İki kitap bedeli karşısında 7 kitap… Verimli bir ilişki gibi görünüyor…
30 Ekim 2009 Cuma
EKİM AYININ SON İMZA KONUĞU; ÖZCAN SAPAN
Bu hafta sonu (cumartesi günü) Chiviyazıları Yayınevi'nin yönetmeni, Kadıköy Gazetesi'ne Kitap Köşesi yapan, sevgili dostumuz; araştırmacı, yazar Özcan Sapan'ı ağırlıyoruz...
Her zamanki gibi cumartesi günü saat 15-17 arasında, Üç Deniz Kitapçıdayız... Gelecek ayın imzacıları ise yakında... Herkesi bekliyoruz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)