21 Haziran 2010 Pazartesi

KİTAPLAR İÇİN YAZLIK YOL HARİTASI TASLAĞI...

Kıştan beridir hazıklık yapıyoruz. Ucuz ve yeni kitaplara yesyeni kitapları da ekliyoruz... Artık yelpaze genişledi... Bekliyoruz...

İnsan evladının gereksinmesi hiç bitmiyor… Bebekliğinden yaşlılığına değin özgün gereksinmeleri oluyor ve bunları da masum ve sürdürülebilir kolaylaştırma olanaklarıyla sağlamaya çalışıyor…

Ciddi sayıda ve çeşitte kitap basılıyor. Yayınevleri onca finansman, dağıtım vd. sorunlarına karşın; çok sayıda ve çeşitte kitap basılıyor… Ama ne yazık, kitaplar okunmuyor ve satın alınmıyor… İnsanlar kitap satın almak için zorunlu bir neden arıyor neredeyse artık. Örneğin kimileri için iyice popüler olması gerekiyor kitabın. Öyle ki almayınca (okumayınca değil, alınmayınca) çevresinde kusurlu biri olarak suçlanması olasılığı, kitap satın almalarında etmen oluyor. Kimileri için ise, zaten çok okuyordur ve ilgilendiği alanlarda yeni bir fikir, yeni bir kitap kolay kolay olmuyor. Basılanların da nasıl kitaplar olduğunu seziyor. Böylece almasına gerek olmuyor. Velhasıl geçen yıl 36 bin ayrı kitap, on milyonlarca adet basıldı ama satın alınması noktasında ciddi sorunlar var. Çoğu raflarda, dağıtım depolarında bekliyor.

Sorunların biri eğitim düzeninden ve düzeyinden geliyor. Aslında diğeri diyebileceğimiz yaygın gerekçeyi hemen yazalım ve unutalım: 'Kitap pahalı…' Böyle diyenlerin harcamadıkları alan yok; hatta bazısı paralarını tüketmek için kendileri bile tüketebiliyorlar…

Herhangi bir ‘Kitap Fuarı’nda pek çok nedenle bulunan bizler iyi biliriz. Ya da kitapçılara gelen veliler, çocuklar ve gençler üzerinden şöyle bir gerçekle karşılaşırız… Yaşasalar kendilerinin bile okumayacağı kitaplar isteniyor. Sanırsınız bunlar ilköğretim öğrencileri ya da üniversiteli değiller de, doğrudan Edebiyat Fakülteleri’nde öğrenciler ve/veya ‘master’ çalışması yapıyorlar. Ortalama bilinç sahibi insanlar için hiçbir biçimde merak, ilgi ve hayranlık konusu olamayacak yazarların kitaplarını arıyorlar…

Refik Halit Karay, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal, Ömer Seyfettin, Halide Edib Adıvar vb… Öğretmenleri de kendi öğretmenlerinden bu ve benzeri yazarların kitaplarını duymuş, almış ve büyük ihtimalle okumamışlar… Hatta sözünü ettiğimiz öğretmenlerin öğretmenleri de kendi öğretmenlerinden bu kitapları duyup, değil okumak bulamamışlar bile… Artık bu kitapların okunmuş, üflenmiş özetleri bile var internet ortamında… Eğitim sisteminin ezberci, uyduruk meraklısı öğrencilerini yaratan, mıymıntılaştırıcı metin düşkünlüğü peşinde koşturan berbatlığı nedeniyle öğrenciler de okumamayı seçiyor… Okumamak, öğrenmemek, merak etmemek daha kolayı çünkü… Öğretmenler de ödev veriyor ve kurtuluyor. Tedrisat yürüyor (gibi) işte… Sanırsınız bu kitapları okuyanlar Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı konulu ödev hazırlıyorlar da seçilmiş söz konusu yazarlar, onların kısmetine düşmüş.

Kimse, ama inanın kimse Aziz Nesin sormuyor örneğin. Yaşar Kemal’in adı bile geçmiyor; Mehmed Uzun, Aslı Erdoğan, Tahsin Yücel ve Murathan Mungan da merak edilen yazarlar arasında değil… Adalet Ağaoğlu ve örneğin; Nilgün Marmara’nın adları bile duyulmamış… Eee, böyle olunca hayatları boyunca birkaç kitap üzerinden edebiyatla tanışan gençler/çocuklar da hayatlarının geri kalan kısmında kitap okumayı önemsemiyor. Kitap almak ve okumak akıllarına bile gelmiyor. Hele hele kimileri için bir kitabı görüp de satın alarak kütüphanesine koymak için illa ve illa önce okuması zorunluluğu geliyor. Hemen okuyamayacaksa, yakın tarihte kitapçının tozlu raflardan bir an önce sonsuzluğa kaybolacak olan kitabı özenle alıp evine götürmeyi düşünmüyor bile çoğunluk.

Buraya bazı önemlice ama değerli sayılmayan sıkıntıları da yazalım… Yayıncıların dağıtımcının despotça zulmü altında inliyormuş olması önemli değil; yazar ve çevirmen, kitapları satılır mı, satılmaz mı sorularıyla baş başa öylece kalakalırlar. Kimse dönüp bakmaz bile. Sahici ve kalıcı fikirlerin kitaplaşmış hallerinin satış ve pazarlama numaralarına yenik düşmesi ise küresel ekonominin çözüm arayacağı alanlar değil… Ama bir konuyu dert etmek önemli ve gerekli: Okumayan, düşünmeyen, merak etmeyen, araştırmayan, tartışmayan gençlerle ancak ve ancak palavracı fanatikler yaratırız. Bugün olduğu gibi.

Siz, siz olun ve hemen kalkıverin. Dost bildiğiniz, yakın bulduğunuz veya sevdiğiniz bir kitapçıya gidin, yaz boyunca okumayı tasarladığınız 5-10 kitap alın… Hatta kitapçının işbilir önerilerini de dikkate alarak ayrıca bir 5-10 kitap daha alın… Her gün ekmek alıyorsunuz, sigara alanlarınız çoğunlukta, cep telefonlarının mevsimlik olarak yenilendiği bir ortamda, ben size yılda sadece 52 kitap öneriyorum. Yarısı yeni çıkan, yarısı kaçırdığınız kitaplar olsun. Kaçırdıklarınızı daha ucuza bulabilirsiniz. Koşun, kitaplar satın alın.

Keyifle sayfalarını açın, selüloz ve mürekkep kokusunu genzinize çekin… Çay, kahve, su, rakı, tercihinize göre masanın kenarına bir bardak yerleştirin. Dur hele, müzik de yapalım diyorsanız, keyfe keder…

Okumaya başlayın, keyiflenin, bilgilenin...

http://www.turnusol.biz/public/makale.aspx?id=7067&pid=19&makale=Okumanın keyfi…